Somon DNA

İster kadın ister erkek günümüzde her yaştan insanın en büyük isteği genç görünen, sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmaktır. Işıl ışıl parlayan bir cilde sahip olmak, yaş almanın belirtilerini minimize etmek ve deyim yerindeyse güzel yaşlanmak her zaman için son derece cazip bir durumdur. Ne yazık ki yıllar ilerledikçe cilt yaş almaya, çevresel ve diğer etkenlere bağlı olarak elastikiyetini ve canlılığını yitirmeye başlamaktadır. Bunun temel nedeni; başta hyaluronik asit olmak üzere cildin yapısında doğal olarak yer alan ve hücrelerin tazelenmesine katkı sağlayan maddelerin miktarının ihtiyacı karşılayamaması ya da yaş alma dolayısıyla bu maddelerin azalmaya başlamasıdır. Yaşanan bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak cilt kalitesi azalmaya başlar, daha mat ve kuru bir görünüm ortaya çıkar. Bu aşamada devreye giren, cildi canlandırmaya ve hücre yapımını desteklemeye yönelik uygulamaların başında somon DNA yöntemi gelir. 

Somon DNA Nedir?

Cilt gençleştirme ve derin doku beslemede başlı başına bir içerik ve cilt bakımı uygulaması olan somon DNA tüm cilt tiplerinde uygulanabilir. Somon DNA, saf hyaluronik asit ile somon balığı spermlerinden elde edilir. Ciltteki hücrelerin tazelenmesi amacına yönelik olarak uygulanan bir gençleştirme tedavisidir. Somon DNA tedavisi, cilt kırışıklıklarını ve diğer yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırma amacıyla uygulanır. Bu sayede cilt yapılandırılır, gençleştirilir ve onarılır.

Cildi yeniden yapılandıran, yenileyen ve cilt yapısını destekleyerek güçlendiren somon DNA prosedürü aynı zamanda cildin nem dengesini düzenleme ve cildi güneşin zararlı etkilerine karşı koruma görevini üstlenir. Kolajen ve elastin yapımını uyararak cilt elastikiyetini ve parlaklığını artırdığından sağlıklı görünümlü, aydınlık ve pürüzsüz bir cilde sahip olmayı sağlar.

Somon DNA Neden Yapılır?

Somon DNA tedavisinde; somon balığından elde edilen protein yapısıyla hyaluronik asit, vitamin ve peptitlerin bir araya getirilmiş hali kullanılır. Cilt gençleştirme amacıyla uygulanan çok etkili medikal estetik prosedürlerde biridir. Su moleküllerini tutma özelliği, somon DNA tedavisinin içindeki hyaluronik asitin etkisini artırır. Böylece uzun süreli ve yoğun bir nemlendirme elde edilir. DNA’yı içeren protein sayesinde somon DNA tedavisi cilt altı dokularında kolajen üretimini etkili bir şekilde harekete geçirir. Cildin kolajen sentezini artırarak elastin dokusunun güçlenmesini sağlar. Cilt yoğun bir şekilde nemlendirilip sıkılaşınca kısa süre içerisinde ışıltılı ve gergin bir hal alarak aydınlanır ve gençleşir.

Somon DNA tedavisinde kullanılan aşının sahip olduğu yüksek protein yapısı cildi güçlendirip sıkılaştırırken hyaluronik asit nem eksikliğinin neden olduğu dokusal kaybı giderir. Bu sayede cildin her bir katmanında iyileşme ve kendini onarma süreçleri aktive edilir. Somon DNA tedavisinden sonra uygulama yapılan kişide kan dolaşımının harekete geçmesine bağlı olarak ciltte canlanma başlar. 

Somon DNA tedavisinden sonra uygulama yapılan kişinin cildinde gözle görülür bir iyileşme elde edilmeye başlar. Yoğun nemlendirme sağlamasının yanı sıra kolajen üretimini tetikler. Elastin liflerini güçlendirerek hücre yenilemesini harekete geçirir. Somon DNA hücre yenileyici  özelliğinden dolayı birçok farklı uygulama ile kombine edilebilir. Uygulama yapılacak alana ve tedavinin neden uygulandığına bağlı olarak farklı vitaminler, amino asitler ve antioksidanlar kullanılarak zenginleştirilmesi, bu sayede daha etkili ve sonuç odaklı bir uygulama haline gelmesi mümkündür.

Yaşlanma karşıtı koruma sağlayan somon DNA tedavisi yaşlanma karşıtı koruma sağlayarak kırışıklıkların giderilmesinde önemli rol oynar. Cildi sıkılaştırdığı gibi cilt rengini canlandırarak ton farklarını eşitlemeyi sağlar. Gözenekleri sıkılaştırıp güneş lekelerinin oluşmasını önler. Hassas ciltleri derinlemesine nemlendirmesinin yanı sıra el ve göz çevresini gençleştirmede de kullanılır.

Somon DNA Kimler İçin Uygundur?

Cinsiyet ve yaş fark etmeksizin hemen herkese somon DNA tedavisi uygulanabilir. Somon DNA prosedürü;

• Cildi yenileme, gençleştirme,
• Göz çevresini yapılandırma ve aydınlatma,
• Vücuttaki sarkmaları ve çatlakları giderme,
• Saçları güçlendirme ve saç dökülmesini azaltma,
• Akne izlerini tedavi etme gibi amaçlarla uygulanır.

Somon DNA tedavisi; diyabet ve kalp hastalarına, damar tıkanıklığı ve felç geçirenlere, kan pıhtılaşma bozukluğu olanlara, hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlara uygulanmaz. Yüz, boyun, el üstü, dekolte ve vücut çatlaklarına somon DNA tedavisi uygulanır. Her mevsim uygulama yapılabilmesine karşın yaz öncesinde uygulanması durumunda cildin güneş ışınlarına karşı daha iyi bir şekilde korunmasını sağlar. Tedavi etkisini genellikle 3-4 seans sonrası gösterir. Tedavi sona erdikten sonra ciltteki iyileşme süreci devam etmektedir. 

Somon DNA güçlü içeriği nedeniyle hızlı sonuçlar alınmasını sağlayan bir medikal estetik prosedürüdür. Rutin cilt bakımı uygulamalarıyla kombine edildiğinde çok daha etkili sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.

Somon DNA Nasıl Yapılır?

Somon DNA tedavisi yapılacak olan kişinin cildinin prosedür öncesi bir altyapı sürecinden geçirilmesi gerekir. Tedaviye dahil olan bu süreç ortalama 15 gün sürer. Bu süreçte kişinin cildine hyaluronik asit ile yoğun bir nemlendirme uygulanır. Nemlendirme sona erdikten sonra cilt somon DNA tedavisine hazır hale getirilmiş olur. 

Son derece etkili olan bu medikal estetik prosedüre başlanmadan önce uygulama bölgesi antiseptik özellikteki sıvı kullanılarak temizlenir. Lokal anestezi uygulandıktan sonra özel serum cilde mikro iğneler kullanılarak enjekte edilir. Bu sayede cildin gereksinim duyduğu protein ve vitaminler serum enjeksiyonuyla  sağlanır.

Ortalama 15-20 dakikada tamamlanan somon DNA prosedürü ağrısız ve acısızdır. Tedavinin kaç seans uygulanacağı hastanın cilt yapısına göre belirlenir. En fazla 5 seans uygulama yapılmakla birlikte uygulamanın hangi sıklıkta olacağı da hastanın ihtiyacını göre tespit edilir. Seansların ortalama sıklığı 1 ile 3 hafta arası olmakla birlikte cildin problemli olması halinde daha sık uygulama yapılabilir.

Somon DNA tedavisin sonrasında oluşabilecek morluk ve ödem riskinin minimize edilebilmesi için tedaviden önce kan sulandırıcı özelliğe sahip olan ilaçların kullanımı bırakılmalıdır. Tedaviden sonra günlük yaşama kalındığı yerden devam edilmesi mümkündür. Tedaviden sonra ciltteki iyileşme süreci hemen fark edilmeye, cilt yenilenmiş ve parlak bir görünüm almaya başlar. İnce çizgilerin azalmasıyla birlikte ciltte komple bir yapılanma süreci başlar.